Yaklaşık 1 yıl önce, 23 nisan 2008'de arkadaşlarla, günübirliğine bir yol gezisi yapalım diye plan yaptıktan sonra, istikamet Kıyıköy diye yola çıkmıştık. Arabamızın bize yolda bırakmasıyla, Kıyıköy yerine kendimizi Şarköy'de bulmuştuk. Ama ben, 2 yıldır methini duyduğum Kıyıköy'e gitmeye kararlıydım. 19 mayıs tatilini fırsat bilerek bu isteğimi de gerçekleştirmiş oldum.
Kıyıköy, eski adıyla "Midye", Kırklareli'ne bağlı ve Karadeniz'e kıyısı olan küçük bir balıkçı köyü. Yakınlarında Bizans zamanından kalma kalıntılar bulunan ve restore edilmiş bir sur kapısından girilen bu köyde, Balkan Savaşı'ndan sonra yurtlarından edilip buraya yerleşen Selanikli Türkler yaşamakta. Ayrıca Romanlar da, bu köyün nüfusunun önemli bir kısmını oluşturuyor. Köy, Pabuç ve Kazan dereleri arasından yükselen bir tepe üstüne kurulmuş bir yarımada şeklinde arz-ı endam ediyor. Temiz dağ havası, iki dere boyunca uzanan ormanı, kalkan ve tekir yiyebileceğiniz restoranları, Fransız plajlarını andıran Selvez koyu, sıcakkanlı insanları ve bakir, betonlaşmamış yapısıyla çok ideal bir tatil yeri. Özellikle şehrin stresinden kaçmak istiyorsanız, bir haftasonunuzu buraya ayırmanızı şiddetle öneririm.
Gitmeyi düşünenler için de önerilerimi sıralıyorum:
- İstanbul'dan çıkıp Edirne istikametinde giderken, Çerkezköy'e sapın. Çerkezköy'ü geçip Saray'a kadar gidin. Kıyıköy tabelalarını izlerseniz 20 km sonra köye ulaşırsınız. Yol üstünde Bahçeköy'de durup, manda yoğurdu ve peynirinizi almayı da ihmal etmeyin.
- Kıyıköy, günübirlik geziler için çok ideal bir yer. Ama kalmayı düşünürseniz, köyün içinde ufak tefek pansiyonlar var. Ev kiralama opsiyonu da var, günlük adam başı yaklaşık 25 liraya ev kiralayabilirsiniz. Yok ben rahat edemem, otelde kalacağım derseniz de; köydeki tek otel olan Endorfina'yı tercih ediniz.
- Eğer kalkan balığı yemek istiyorsanız, nisan ve haziran ayları arasında bir zamanda gidin. Yakamoz ve Deniz Feneri restoranlarını tavsiye ederim. Yalnız pazarlık yapmayı unutmayın, kalkanın kilosu 65 tl'ye kadar çıkabiliyor. Çok kılçıklı ve düğmeli bir balık olduğu için de, adam başı bir kilo kalkan ile anca doyuyorsunuz.
- Köyde, muhteşem manzarayı izleyebileceğiniz belli başlı yerler var. Kartal Çay bahçesi, Marina Cafe, deniz feneri bunlardan birkaçı. Özellikle güneşin batışını izlemek için Kartal Çay bahçesine mutlaka uğrayın. Dedesi Selanik'ten göçme bir Türk olan, çay bahçesinin sahibi Reis Baba ile sohbet edin, köyün geçmişi hakkında bilgi edinin.
- Denize girmek için gidecekseniz mutlaka Selvez koyu'na gidin. Fransa'daki sahillerden aşağı kalır bir yanı yok. Temmuz ve ağustos aylarını tercih edin.
- Köyün içindeki eski Rum evlerini ve uyuşuk köpekleri fotoğraflayın. Mutlaka Pabuç deresinde sandal veya deniz bisikleti kiralayın, muhteşem fotoğraflar çıkabiliyor. Sandal kiralayan Zeki diye bir eleman var, aynı zamanda rehberlik de yapıyor. Selamlarımı iletin :D
- Son olarak da Aya Nikola Manastırı'na uğramayı da unutmayın.
- Biz yapmadık ama dere kenarında bilimum piknik, sucuk ekmek, mangal da yapabilirsiniz.
Bütün bu sıraladıklarımı bir gün içerisine sığdırabiliyorsunuz. Akşamları yapacak pek bir şey yok köyde. O yüzden ya kalabalık gidin, ya da 1 geceden fazla kalmayın derim ben. Şimdilik benden bu kadar. Aşağıdaki sitelerden, köy hakkında daha detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.
http://site.mynet.com/kiyikoy/
http://www.azgezmis.com/kiyikoy